
Ali ARAYICI – Prof. Dr., Paris
Fransa’da küresel düzeyde yaşanan Covid-19 salgınıyla birlikte okul çağındaki çocukların eğitim-öğretim sorunu büyüdü. Eğitimde kız-erkek çocukları arasında şans, fırsat ve olanak eşitsizliği ile orta öğretimdeki öğrencilerin yükseköğretime girme ve üniversite gençliğinin sosyo-ekonomik, akademik ve demokratik sorunlarının giderek daha çok arttığı görülüyor.
Bugün eğitim-öğretimdeki başarısızlık, kalite/nitelik, “uyumsuzluk”, uyuşturucu kullanımının artması, Müslüman öğrencilerin eğitim kurumlarına türbanla gelip gelmemeleri, laik eğitim ve eğitmen yetersizliği sorunları üzerine tartışmalar hâlâ güncel. Bu bağlamda 10-24 Nisan’da yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçiminde, adayların eğitim-öğretim ve öğretmenlerin sorunlarını seçim kampanyalarının merkezine koymaları önemli. Özellikle, Komünist Partisi adayı Fabien Roussel, “Boyun Eğmeyenler”in adayı Jean-Luc Melenchon ve solda yer alan diğer adayların verdikleri mesajlar daha çok anlamlı.
BÜYÜK ARTIŞ YAŞANDI
İlköğretim ve kolejlerden mezun olup, daha doğru-dürüst resmi dil “Fransızca”yı okuyup yazamayan, “matematik ve geometri” işlemleri yapamayan öğrencilerin sayısı; son yıllarda önemli ölçüde arttı. Bu durumdan en fazla göçmen emekçi çocuklarının etkilendiğini söylemek olanaklıdır. Bu nedenle, ilköğretim ve kolejlerde “Fransızca, matematik ve kültür” derslerine ağırlık verilmesi ve “eşitlik” ilkesine kesinlikle bağlı kalınması kaçınılmazdır. Eğitimde temel ilke; kaliteli ve nitelikli bir eğitimin sağlanması, temel eğitimi bitiren öğrencilerin yüzde 80’inin bakolarya (lise diploması) alması ve yüzde 50’sinin yükseköğretime kayıt yapabilmesidir. Bugün için bu oranın istenilen düzeyde olduğu söylenemez.
Toplam 64 bin 200 anaokulu, ilk ve orta öğretim kurumlarına giden öğrenci sayısı, 12,4 milyondur. Fransa, bir sınıfa ya da öğretmene düşen öğrenci sayısında; Finlandiya, Danimarka ve İşveç gibi bazı Kuzey Avrupa ülkelerinden daha geri bir pozisyonda. Bir sınıfa düşen ortalama öğrenci sayıları, anaokulunda 25,8, ilköğretimde 22,9, kolejlerde 24,8 ve liselerde ise 29.8’dir.
Eğitimdeki bu çıkmazların, temelden çözümüne yönelik son yıllarda çeşitli arayış ve etkinlikler olmasına rağmen bunlar yeterli düzeyde değildir. Eğitim-öğretim kurumlarında güncelliğini koruyan bu sorunlarda bir azalma olmadı. Tam tersine daha fazla arttı. Bugün, eğitim-öğretimle ilgili genel sorunlar güncelliğini koruyor.
ÖĞRETMENLERİN SORUNU
Fransa’da, eğitim-öğretim kurumlarında öğretmen, yardımcı eğitmen, psikolog ve sosyal uzmanların yetersizliği sorunu; üzerinde durulması gereken en önemli sorunlar arasında bulunuyor. 2021-2022 eğitim-öğretim yılında, sadece 2 bin 300 kişilik yeni öğretmen ataması yapıldı. Eğitim emekçilerinin sendikalarına göre, bugün ilk ve orta öğretim kurumlarında gereksinim duyulan öğretmen ve yardımcı eğitmen sayısı, bu sayının en az 15 katı kadar daha fazla.
Eğitim kurumlarında 871 bini öğretmen olmak üzere, okul çalışanlarıyla birlikte yaklaşık 1,3 milyon kişi çalışıyor. Kaliteli ve nitelikli öğretmen yetiştirme sorununun temelden çözülememiş olması, pekçok tartışmayı da beraberinde getiriyor. Eğitim emekçilerin ve diğer okul çalışanların sosyo-ekonomik, akademik, demokratik, emeklilik ve diğer sorunları güncelliğini koruyor.
SÖZ VE KARAR SAHİBİ
Sorunlar; başta Ulusal Eğitim Bakanlığı yetkilileri olmak üzere, eğitimde söz ve karar sahibi olan tüm aktörleri ve eğitim emekçilerin devrimci sendikalarını derinden düşündürüyor. Bu sorunlar, siyasi partilerin, çeşitli sivil toplumsal örgütlerin ve toplumun önemli bir kesimin de üzerinde önemle durduğu sorunlar arasında bulunuyor.
Nitekim bundan birkaç hafta önce eğitim emekçileri, alım güçlerinin düşüklüğünü, ücretlerinin arttırılmasını ve eğitim-öğretimdeki belli başlı sorunları dile getirmek için; ülke genelinde grev ve yürüyüşler başlattı. Bu durum Emanuel Macron hükümetinin bazı olumlu kararlar alması ile sorunların çözülmesi için kısmen bir ivme getirdi.
HERKES İÇİN SORUMLULUK
Bakanlık uzmanları, sendikalar; eşitliği temel alan pedagojik bir “eylem planı’”nın yaşama geçirilmesi ile sorunların temelden çözülmesi konusu üzerinde çalışılması gerektiğini vurguluyor. Okul çağındaki çocukların, eğitim sorunlarının temelden çözülmesinde devletin ilgili birimlerine, uzmanlara, öğretmenlere ve anne-babalara önemli birer sorumluluk düşüyor. Anne-babalar, çocuklarının eğitim sorunları konusunda kayıtsız kalmamalı, çocuklarıyla sağlıklı bir ilişki kurmalı. Devletin ilgili birim ve kurumlarına da, önemli görevler düşüyor. Demokratik, hukuk ve sosyal bir devletin en önemli görevi; toplumun geleceğini oluşturan gençlerin sorunlarına duyarlı olmak ve gereken her türlü etkinlikleri göstermektir.
Video haberler için YouTube kanalımıza abone olun